Ormanın derinliklerinde ilerlerken bir eve rastladılar. Akıllarına bu adada insanların yaşıyor olabilecekleri geldi. İlerledikçe birden fazla ev olmasına rağmen etrafta kimseye rastlamadılar.
Cem, pervasızca kimse yok mu diye bağırırken bir anda Tuğba bir evin çatısını gösterdi ve aradıkları eşek arısının bu eve yuva yapmış olabileceğini söyledi.
Çaresizce evin içerisine girdiler. Evde çok ağır bir koku vardı. İçeride lavralar insanları canlı canlı yiyordu. O insanları artık kurtaramayacaklarını anlayıp evden kaçtılar. Aradıkları yer burası değildi.
Gördüklerine inanamıyorlardı. Cem, kaçarken canlı canlı yenilen o insanların birinin elinden telefonunu almıştı. Telefon ihtiyaçları görüldüğüne göre artık Meral'i kurtarmak istemiyorlardı. Tuğba ve Melek bunun korkunç olduğunu söyleyerek yalvardılar.
Tam o esnada Okan'ın arkadaşını taşıyan bir eşek arısı bulundukları eve geldi. Tuğba onu durdurmak istedi. Düşüncesizce hareketi onun ölümüne sebep olabilirdi. Ama durduramadı.
Okan eline demir bir sopa aldığı gibi eşek arısının bulunduğu eve girdi. Bir odadan arkadaşının çığlıklarını duyuyordu. Korkuyla odanın kapısını açtı. Kapının açılması ile eşek arısının saldırması öyle ani oldu ki...
Okan'ın evden çıkmaması üzerine Tuğba tek başına evin içine girmeye karar verdi. Evin koridoruna girmişti ki, büyük bir gürültüyle evin tavanı aşağıya çöktü. Eşek arısı ile Okan arasında bir mücadele sürüyordu.
Okan, eşek arısını kendinden sopa ile uzaklaştırmaya çalışıyordu. Tuğba, o esnada sıktığı sipreyle eşek arısının dikkatini dağıttı ve Okan koşarak arkadaşının bulunduğu odaya gitti.
O odada Meral de bulunuyordu. Okan kendi arkadaşını omuzuna attı, çıkıp gidiyordu. Tuğba, baygın halde bulunan Meral'i sürüklemeye çalışıyor ancak gücü yetmiyordu.
Okan'dan yardım istese de Okan arkasını dönerek çekip gitti. Tam koridora çıkmıştı ki eşek arısı yolunu kesti. Bir şekilde koşarak evden çıkmayı başardı. Ancak Tuğba ve Meral içeride kalmıştı.
Dışarı çıkan Okan'a Melek, onları sorduğunda "umurunda olmadığını" söyledi. Arkadaşını alıp kaçacakken dışarıdan bir sürü eşek arısının geldiğini gördü.
Eşek arılarının gelmesi kendiliğinden değildi elbette. Tuğba eve girmeden önce Melek ile konuşmuş ve evin her tarafına eşek arılarını çeken bir madde ile yıkamasını söylemişti.
Eşek arıları eve çullandığında ortamda bir karmaşa meydana geldi. Bunu fırsat bilen Melek, koşarak eve girdi.
Melek, okul takımının kaptanıydı ve oldukça atletik bir yapıya sahipti. İki eşek arısı birbirine girdiği bir anda Meral'i sırtladığı gibi Tuğba ile beraber evden koşarak kaçtılar.
Grubun diğer üyeleri ile beraber yeterince uzaklaştıktan sonra kurtuldular. Tuğba hala baygın olan Meral'i uyandırmaya çalıştı. Şükür ki bir şey olmamıştı. Uyanınca mutluluk göz yaşları döktü.
To be continued...