Hi Friends
After the pandemic, which deeply affected our lives for about two years, there has been a global travel craze. I would travel abroad every year before the pandemic. Since it became more difficult to go abroad due to the restrictions of the pandemic and the subsequent inflationary period, I had started to make my travel plans domestically for the last two years. I also mentioned this in my Aegean tour and day-trip posts. However, it was the time for me to start to travel abroad. In the second part of my Thessaloniki travel post series, I will write about the Rotunda, Arch ana Palace of Galerius together with Panagia Dexia Church.
Merhaba Arkadaşlar
Yaklaşık iki yıldır hayatımızı derinden etkileyen pandemiden sonra küresel çapta bir seyahat çılgınlığı yaşanıyor. Pandemiden önce her yıl yurtdışı seyahatleri yapan biriydim. Pandeminin getirdiği seyahat kısıtlamaları ve sonrasında gelen enflasyonist dönem nedeniyle yurtdışına çıkmak iyice zorlaştığından ben de seyahat planlarımı son iki yıldır yurtiçine yönelik yapmaya başlamıştım. Bunu Ege turu ve günübirlik yaptığım seyahat yazılarında da belirtmiştim. Buna karşın, benim için artık yurtdışı seyahatlerime başlamanın zamanı gelmişti. Selanik gezisi yazı serimin ikinci bölümünde sizlere Rotunda, Galerius Kemeri, Galerius Sarayı ile birlikte Panagia Dexia Kilisesi’den bahsedeceğim.
I wrote about our arrival in Thessaloniki and visit to the house where Atatürk was born in the first post of my Thessaloniki tour. Unluckly, we were caught in a heavy rain after visiting Atatürk's House. We had to to wait for 20 minutes in a cafe. After the rain stopped, we started walking west, downwards. We came to the Rotunda of Emperor Galerius after about a five-minute walk.
Selanik turumun ilk yazısında sizlere Selanik’e varış ve Atatürk’ün doğduğu evi ziyaretimizden bahsetmiştim. Atatürk’ün evini ziyaret ettikten sonra şanşımıza sağanak yağmura yakalanmıştık. Bir kafede 20 dakika beklemedik zorunda kaldık. Yağmur dindikten sonra batı yönüne, aşağı doğru yürümeye başladık. Yaklaşık beş dakikalık yürüyüşün ardından karşınıza İmparator Galerius’un Rotunda’sı çıkıyor.
Rotunda of Galerius
Rotunda of Galerius
Rotunda of Galerius
Rotunda of Galerius
The Rotunda was built as a temple during the early Roman Empire. When it was taken over by the Byzantine Empire, it was converted into a church. It was used as a church during the Byzantine period, and was converted into a mosque by the Ottoman Empire in 1590 and a minaret was added to it. After Greece captured the city in 1912, it was turned into a church again and the minaret was left untouched. It was later converted into a museum and has remained as a museum until today. We did not want to go inside the Rotunda because it was expensive to visit a monument due to exchange rates. We walked a little further down and came to the Arch of Galerius. I think there were walls from the Rotunda to the Arch of Galerius during the Roman and Byzantium Empire. You can find detailed information about the Rotunda and the Arch of Galerius here
Rotunda erken Roma İmparatorluğu dönemine tapınak olarak inşa edilmiş. Bizans İmparatorluğu’nun eline geçince kiliseye dönüştürülmüş. Bizans döneminde kilise olarak kullanılmış, 1590 yılında Osmanlı Devleti’I tarafından camiye dönüştürülmüş ve yanına bir minare eklenmiştir. 1912 yılında ise Yunanistan şehri ele geçirmesi ile tekrar kiliseye dönüştürülmüş ve minareye dokunulmamıştır. Daha sonra müzeye çevrilmiş ve günümüze kadar müze olarak kalmıştır. Malum döviz kurları nedeniyle bir tarihi yapıyı ziyaret etmek pahalı geldiğinden Rotunda’nın içine girmek istemedik. Biraz daha aşağı yürüyerek Galerius Kemeri’ne geldik. Sanırım Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde Rotunda’dan Galerius Kemeri’ne kadar surlar vardı. Rotunda ve Galerius Kemeri ile ilgili detaylı bilgilere burdan ulaşabilirsiniz.
Arch of Galerius
After we passed under the Arch of Galerius and continue walking, we came across the Panagia Dexia Church. Just as we arrived in front of the church, it started to rain again, and thus we visited the church until the rain stopped.
Galerius Kemeri’nin altından geçip yürümeye devam ettiğinizde karşınıza Panagia Dexia Kilisesi çıkıyor. Tam kilise önüne geldiğimizde yağmur tekrar başladı ve biz de yağmur durana kadar kiliseyi gezdik.
Panagia Dexia Church
After the rain stopped, we left the Panagia Dexia Church. We crossed Egnatia Street and started walking down. There are cafes and shops on both sides of this street. A little further on there is the Palace of Emperor Galerius. A part of the palace divides the street into two like this. Most likely, the beginning of the road to the palace used to start from the Arch of Galerius. It caught my attention that the monuments related to Emperor Galerius were built with red bricks. These structures appear to have been quite worn down to the present day.
Yağmur durduktan sonra Panagia Dexia Kilisesi’nden ayrıldık. Egnatia Caddesi’nden karşıya geçip aşağı doğru yürümeye başladık. Bu cadde üstünde sağlı sollu kafeler ve mağazalar bulunmaktadır. Biraz daha ilerde ise İmparator Galerius’un Sarayı var. Sarayın bir kısmı caddeyi böyle ortadan ikiye ayırıyor. Büyük ihtimal saraya giden yolun başı Galerius Kemerinden başlıyordu. İmparator Galerius ile ilgili yapıların kırmızı tuğlalar ile inşa edilmesi dikkatimi çekmişti. Bu yapılar günümüze gelene kadar oldukça yıpranmış görünüyor.
Palace of Galerius
Palace of Galerius
Palace of Galerius
Palace of Galerius
We continued walking down from the Palace of Galerius for about 10 minutes and reached the famous promenade of Thessaloniki, which resembles that of Izmir. Since it was rainy and evening, we returned to the hotel without staying here for too long. The weather would be sunny and clear the next day. See you in the next post of my Thessaloniki tour. All photos in this post belong to me. Thank you for reading.
Galerius Sarayı’ndan aşağıya doğru yaklaşık 10 dakika yürümeye devem ettik ve Selanik’in İzmir’e benzeyen meşhur kordonnuna ulaştık. Hava yağmurlu ve akşam olduğu burda fazla durmadan otelimize geri döndük. Yarın hava güneşli ve açıkt olacaktı. Selanik turumun bir sonraki yazısında görüşmek üzere. Bu yazıdaki tüm fotoğraflar bana aittir. Okuduğunuz için teşekkür ederim.