Hello everyone! I hope you are having a great time. Today I want to take you to the north of Europe, to the Netherlands, which has a special place in my memory with its unique atmosphere.
Herkese merhaba! Umarım keyifli günler geçiriyorsunuzdur. Bugün sizleri Avrupa'nın kuzeyine, kendine has atmosferiyle hafızamda özel bir yer edinen Hollanda'ya götürmek istiyorum.
One of the stops of my trip abroad last year was the Netherlands. There is a lot to tell about this country, but the two places that I remember the most are Amsterdam and Giethoorn. In this article, I would like to share my impressions of these two unique routes with you.
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğim yurtdışı seyahatimin bir durağı da Hollanda'ydı. Bu ülkeye dair anlatacak çok şey var ama en çok aklımda kalan iki yer: Amsterdam ve Giethoorn oldu. Bu yazımda sizlerle bu iki eşsiz rotaya dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
My time in Amsterdam, the capital of the Netherlands, was short but impressive. When I started exploring the city, the first thing that caught my attention was its architecture. Many of the houses were built on the sides of canals or on the water.
Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da geçirdiğim zaman kısa ama etkileyiciydi. Şehri keşfetmeye başladığımda ilk dikkatimi çeken şey mimarisiydi. Evlerin birçoğu kanalların kenarına ya da suyun üzerine inşa edilmişti.
I felt like I was in a movie scene while crossing the bridges over the Amstel River. It was especially enjoyable to be in Dam Square and walk in the heart of the city, surrounded by history. I can say that this square, surrounded by crowds of people, street artists and historical buildings, is the heart of Amsterdam.
Amstel Nehri'nin üzerindeki köprülerden geçerken kendimi bir film sahnesinde gibi hissettim. Özellikle Dam Meydanı'nda olmak, şehrin merkezinde tarihle iç içe yürümek oldukça keyifliydi. İnsan kalabalığı, sokak sanatçıları ve tarihi binaların çevrelediği bu meydan, Amsterdam’ın kalbi diyebilirim.
As I passed through the Red Light District, I understood better that this area is a part of Amsterdam culture. As someone who grew up in Türkiye, the openness of drug policies in the Netherlands and the obvious existence of such areas have been a different observation point for me. You see a different face of the concept of “freedom” in every corner here.
Red Light District’ten geçerken, bu bölgenin Amsterdam kültürünün bir parçası olduğunu daha iyi anladım. Türkiye'de büyümüş biri olarak, özellikle Hollanda’daki uyuşturucu politikalarının açıklığı ve bu tür bölgelerin açıkça varlığı benim için farklı bir gözlem noktası oldu. Her köşesinde “özgürlük” kavramının farklı bir yüzünü görüyorsunuz burada.
I relieved the tiredness of the day with a lunch break at a pizzeria in the city center. You can find many options from world cuisine in Amsterdam, but I chose pizza that day and I did not regret it.
Günün yorgunluğunu şehrin merkezindeki bir pizzacıda verdiğim yemek molasıyla attım. Amsterdam’da dünya mutfağından birçok seçenek bulabiliyorsunuz ama o gün pizza tercih ettim ve pişman olmadım.
My memories of Amsterdam were like this. I can say that sharing it with you took me back to those moments. Thank you for reading.
Amsterdam anılarım bu şekildeydi. Sizlerle paylaşmak beni yeniden o anlara götürdü diyebilirim. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
In my next article, I will tell you about the village of Giethoorn in the Netherlands, where I traveled. For now, goodbye and take care. See you!
Bir sonraki yazımda sizlere yine Hollanda’da seyahat etmiş olduğum Giethoorn köyünden bahsedeceğim. Şimdilik hoşça kalın ve kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere!
