Hello everyone,
Im here to show you my beautiful travel on Sarajevo.
From a Turkish Morning to the Heart of the Balkans
Taking advantage of a 4-day holiday, I set off early in the morning with my friend Merve and my cousin Eda to explore Sarajevo. The flight from Istanbul took about 2 hours — short and smooth.
Before even checking into our hotel, we stopped to taste the famous Bosnian pastry called Burek. It’s a warm, spiral-shaped pie filled with minced meat. We enjoyed it with black tea — and yes, they call it “çay” in Bosnian too! That tiny familiarity felt so comforting.
⸻
A Chilly Surprise
But the first surprise? It was freezing cold! We hadn’t expected this kind of weather in mid-May. Our light jackets were no match for the biting wind. We ended up shivering through the morning before heading to our hotel for a quick nap and some warmth.
⸻
Old Bazaars and Warm Cafés
After regaining our energy, we stepped out to explore again. Merve had already listed the must-see places — she loves organizing trips! First stop: Baščaršija, the heart of the old Ottoman district.
Walking among copper crafts, handmade souvenirs, and traditional shops felt like stepping back in time. We had tea at a small café with patterned cushions and cobblestone floors. The calmness was unmatched.
⸻
The Star of the Trip: Ćevapi
And now, the highlight: Ćevapi! Small grilled meat sausages served inside soft somun bread. But the real star? The kaymak (clotted cream) served on the side. It was so delicious we bought a whole kilo to take back home — and everyone loved it!
⸻
Nature, History, and the Hidden Pain
Sarajevo is green, quiet, and peaceful. A small river runs through the city, the air is clean, and the population is small. But beneath that peace lies a heavy past.
On the street, we came across something strange: red paint embedded in the concrete. It was a Sarajevo Rose — a mark left by a mortar shell during the siege, filled with red resin as a memorial. The city remembers. And it makes you pause.
Memorials That Leave You Speechless
We spent an entire day reflecting on Sarajevo’s tragic history. We visited the Martyrs’ Cemetery and a war museum. Seeing real photos, letters, and videos from the 1990s made it hard to hold back tears. This city could’ve been something very different if not for that dark past.
⸻
Perfume, Postcards, and a Laugh with Tesla
We didn’t leave without shopping. Local perfume shops had great deals, and we picked up some copper souvenirs from the bazaar.
And finally — a moment of pure joy. Laughing next to the Nikola Tesla statue, we snapped a picture that perfectly captured what Sarajevo gave us: a little pain, a lot of beauty, and a lasting memory.
/////////Turkish//////////
Saraybosna’da 4 Gün: Sessizlik, Yeşillik ve İçimize İşleyen Bir Tarih
⸻
Sabahın Sessizliğinde Başlayan Yolculuk
4 günlük kısa bir tatil fırsatı yakalayınca hemen değerlendirdik. Ben, arkadaşım Merve ve kuzenim Eda, sabahın erken saatlerinde Saraybosna’ya gitmek üzere yola çıktık. Uçakla yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktu; kısa ama heyecanlı.
Uçağın kahvaltısı enerjimizi tazelerken, aklımız şehri keşfetmeye odaklanmıştı. Otele varmadan önce ilk işimiz meşhur Boşnak böreğini tatmak oldu. Burek adıyla bilinen bu börek, kıymalı ve rulo şeklinde yapılıyor. Yanında yoğurtla veya sade olarak sunuluyor. Biz çayla birlikte yedik. Saraybosna’da da çaya “çay” demeleri, içimizi ısıtan ilk detaylardan biriydi. Sanki yabancı bir şehirde değil, Balkanlardaki bir Anadolu kasabasındaydık.
⸻
Sürpriz Soğuk: Tiril Tiril Başlayan Bir İlk Gün
Ancak bizi kötü bir sürpriz bekliyordu: hava buz gibiydi! Mayıs ortasında böyle bir soğuk beklemiyorduk. Her ihtimale karşı yanıma aldığım ince hırka asla yeterli olmadı. Sabah boyunca tir tir titreyerek dolaştık. Çok geçmeden otele geçtik, biraz dinlenip üzerimizdeki soğuğu attık.
⸻
Eski Çarşı, Sıcak Çay ve Huzurlu Adımlar
Biraz ısındıktan sonra yeniden sokağa çıktık. Merve daha önceden gezilecek yerleri listelemişti (gezi organizasyonunu çok sever). İlk durağımız Baščaršija oldu – Osmanlı izlerini taşıyan tarihi çarşı.
Sokaklarda yürürken geleneksel el işi bakır eşyalar, cezveler, fincan takımlarıyla dolu tezgâhlar bizi çocuk gibi heyecanlandırdı. Küçük bir kafede oturup çay içtik. Çevredeki halı desenli sandalyeler, taş döşemeli zemin, fonda çalan Boşnak müziği… Her şey çok tanıdık ve çok huzurluydu.
⸻
Cevapi ve Efsane Kaymak
Ve geldik o meşhur lezzete: Ćevapi! Boşnak köftesi olarak bilinen bu yemek, pide benzeri somun ekmeğin içinde, ızgara küçük köftelerle sunuluyor. Yanında gelen kaymak ise gerçekten bir efsaneydi. Öyle beğendik ki dönüşte İstanbul’a birer kilo kaymakla döndük! Evde tadına bakan herkes bayıldı.
⸻
Doğayla Tarih Yan Yana: Sessizlikte Saklı Acı
Saraybosna yemyeşil bir şehir. Az nüfus, bol oksijen, içinden geçen dere ve etrafı saran tepeler… Tam huzurun tanımı. Ama bu huzurun altında büyük bir acı yatıyor. 90’lı yıllarda yaşanan savaş ve soykırımın izleri hâlâ şehrin her yerinde.
Bir sokakta aniden önümüze çıkan kırmızı desenli beton… Rehberimizin anlattığına göre bu, bir Sarajevo Rose. Bomba düştüğünde oluşan çukura kırmızı reçine dökülerek yapılmış. Şehrin hafızası, kaldırım taşlarında bile yaşıyor.
⸻
Şehitlikte Sessiz Yürüyüş ve Müzede Düğümlenen Boğazlar
Bir günümüzü sadece geçmişi hissetmeye ayırdık. Şehitliğe gittik. Beyaz mermer mezar taşlarının arasından yürümek, kelimelere sığmayan bir duyguydu. Ardından bir müzeyi gezdik. Savaş dönemine ait fotoğraflar, videolar, kişisel eşyalar… Gerçekten çok etkileyiciydi. Bu şehir, o acıları yaşamamış olsaydı bugün bambaşka bir konumda olabilirdi.
⸻
Hafiflik ve Gülümseme
Alışveriş yapmadan olmaz tabii. Hediyelik eşya çarşısından birkaç şey aldık. Parfüm reyonlarında dolandık, yerel markaların ürünlerine göz attık. Fiyatlar bize göre oldukça uygundu.
Ve yazının finali: Nikola Tesla’nın heykelinin yanında kahkahalarla çekilmiş bir fotoğraf. Saraybosna hüzünlü olabilir ama aynı zamanda sıcacık bir gülümseme saklı her köşesinde.