
Dört duvar arasında olmadığımız özgür olduğumuz anlamına gelir mi? Peki zihnimizdeki duvarlar? Kendimizi sıgınakta zannederken bir zindanda çürüdüğümüzü ya farkedersek ! Peki son nefesimizi verirken kafamıza dank ederse! 'Doğru yolda beklemektense yanlış yolda yürümek iyidir' demişti Behzat amirim bir bölümünde. Hayat bir ömrü dolu geçirmeye yetecek kadar uzun, kendi sınırlarımızda boğulacak kadar da kısa. Fırsatı varken birşeyleri ertelemek, sonradan farkedilecek pişmanlıkların ilk adımıdır. Yaşamdaki en büyük rakibimiz yine kendimiziz. Kendi çizgilerimizden çıkamadan, toplumun bize dayatıklarını irdelemeden, yanlış yapmaktan korkarak hayatı kayıtsız şartsız kabul edersek özgür olduğumuzu nasıl söyleriz! Eğer korkmadan vurusak ilk balyozu, duvarın altında kalan değil onu yıkan oluruz. Yıkalım duvarlarımızı yıkalım. Hapishanemizden çıkınca görecegiz hayatın bizim için beklediğini...
Resim: 05.06.2017 Kotor/Karadağ
Does it mean we're free when we're not among the four walls? The walls in our mind? If we realize we're rotting in a dungeon when we think we're in a shelter! Life is long enough to have a life full, short enough to choke on our borders. To postpone something while you have a chance, that is the first step in regrets to be noticed later. We are also our biggest rival of ourselves in life. Without leaving our own lines, being afraid of doing wrong in our life how do we say that we are free if we accept life unconditionally! If we strike the sledgehammer without fear, we do not stay under the wall. We demolish it. Pull our walls of our minds down. Then we will see the life waiting for us.
Photo: 05.06.2017 Kotor/Montenegro