Yalnızlığın üstüne ne söylesen kaldırır sanki. Terkedilme, terketme ,sırtını dönme, bakıpta görmeme, gidipte gelmeme , söylenileni duymama ,tercih edilmeme, tercih etmeme ve en kötüsü yalan…
Ağırlığı yoktur yalnızlığın ama her damlası fazla gelir bünyeye.
Bazen en büyük düşman, bazen de sığınılan tek liman olur.. Yalnız olmak ama gerçekten yalnız olmak insanı intihara da sürükleyebilir, bir insanın ulaşabileceği en mükemmel yere de getirebilir.
Yalnızlık öyle bir ilaçtır ki bazen , en paspal adamı bile şair eder.
Bazen de öyle bir hastalıktır ki bırakmak istersin ama battıkça batarsın içine.
Malesef yalnız olma konusunda da yalnız değiliz. Hele ki sosyal medyanın aktif kullanıldığı bu dönemde. Çocuklar oyunları sokakta oynamak yerine bilgisayar veya telefonlarda, gençler oturup sohbet edebilicek alanlar oluşturmak yerine mesajlaşarak kalabalık içinde yalnızlık oluşturmakta.Ve üzgünüm ki bu durum yalnız ve mutsuz insan sayısını her geçen gün arttırmakta.Yalnızlık kesinlikte 21. Yüzyılın salgını. Tercih mi zorunluluk mu?
Yalnızlığınızla terbiye olmayı bırakın. İlk adımı siz atın ve konuşun. Bazen tek bir soruyla ömür boyu sürecek bir dostluk başlayabilir.
Şimdi siz söyleyin yalnız kalmak bir ilaç mıdır yoksa hastalığın ta kendisi mi?